كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ اِذْ قَالَ لِلْاِنْسَانِ اكْفُرْۚ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ اِنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِنْكَ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اللّٰهَ رَبَّ الْعَالَم۪ينَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | كَمَثَلِ | durumuna benzer |
|
2 | الشَّيْطَانِ | şeytanın |
|
3 | إِذْ | hani |
|
4 | قَالَ | demişti |
|
5 | لِلْإِنْسَانِ | insana |
|
6 | اكْفُرْ | inkar et |
|
7 | فَلَمَّا | zaman da |
|
8 | كَفَرَ | inkar ettiği |
|
9 | قَالَ | demişti |
|
10 | إِنِّي | şüphesiz ben |
|
11 | بَرِيءٌ | uzağım |
|
12 | مِنْكَ | seden |
|
13 | إِنِّي | elbette ben |
|
14 | أَخَافُ | korkarım |
|
15 | اللَّهَ | Allah’tan |
|
16 | رَبَّ | Rabbi |
|
17 | الْعَالَمِينَ | alemlerin |
|
كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ اِذْ قَالَ لِلْاِنْسَانِ اكْفُرْۚ
İsim cümlesidir. كَ harfi كَمَثَلِ car mecruru mahzuf mübtedanın haberine mütealliktir. الشَّيْطَانِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Takdiri, مثلهم (Onların hali) şeklindedir.
Zaman zarfı اِذْ , takdiri أذكر olan mahzuf fiile mütealliktir.
إِذْ : Yalnız cümleye muzâf olan zaman zarfıdır.
a. إِذْ mef’ûlun fih, mef’ûlun bih, mef’ûlun leh olur.
b. إِذْ ‘den sonra muzari fiil veya isim cümlesi gelirse gelecek zaman ifade eder.
c. بَيْنَا ve بَيْنَمَا ‘dan sonra gelirse müfacee (sürpriz) harfi olur. Bu durumda zarf (zaman bildiren isim) değil harf olur.
d. Sükûn üzere mebnîdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالَ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. لِلْاِنْسَانِ car mecruru قَالَ fiiline mütealliktir.
Mekulü’l-kavli اكْفُرْ ‘dir. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
اكْفُرْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri انت ‘dir.
فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ اِنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِنْكَ
فَ atıf harfidir. لَمَّا kelimesi حين (...dığı zaman) manasında şart anlamı taşıyan zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur.
كَفَرَ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
كَفَرَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
فَ karînesi olmadan gelen قَالَ اِنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِنْكَ cümlesi şartın cevabıdır.
قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
Mekulü’l-kavli اِنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِنْكَ ‘dir. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. ي mütekellim zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. بَر۪ٓيءٌ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olup lafzen merfûdur.
مِنْكَ car mecruru بَر۪ٓيءٌ ‘e mütealliktir.
اِنّ۪ٓي اَخَافُ اللّٰهَ رَبَّ الْعَالَم۪ينَ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. ى mütekellim zamiri, اِنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubtur.
اَخَافُ fiili اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur. اَخَافُ damme ile merfû muzari fiildir. Faili ise müstetir zamir اَنَا ‘dir.
اللّٰهَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur. رَبَّ lafza-i celâlden bedel olup fetha ile mansubdur. الْعَالَم۪ينَ muzâfun ileyh olup cer alameti ى ‘ dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle irablanırlar.
كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ اِذْ قَالَ لِلْاِنْسَانِ اكْفُرْۚ
İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. كَ harfi, مثل manasındadır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Teşbih harfi كَ sebebiyle mecrur mahaldeki كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ izafeti, mahzuf habere mütealliktir. Sübut ve istimrar ifade eden cümle, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Mazi manalı zaman zarfı اِذْ , mahzuf habere mütealliktir. Müspet mazi fiil cümlesi faide-i haber ibtidaî kelam olan قَالَ لِلْاِنْسَانِ اكْفُرْۚ cümlesi اِذْ ’in muzâfun ileyhidir.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli olan اكْفُرْ cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
الشَّيْطَانِ ’deki marifelik cins içindir. الإنْسانِ ‘deki marifelik de böyledir. Bununla kastedilen kafir kişidir (insandır). (Âşûr)
Zaman ismi olan اِذْ 'in masdara değil de fiil cümlesine muzâf olmasıyla bu vaktin tazimi anlaşılır. (Âşûr, Hac/26)
Bu cümlede teşbîh-i temsilî vardır. Çünkü vech-i şebeh birkaç şeyden çıkarılmıştır. (Safvetü’t Tefâsir)
Müfessirlerin çoğu, buradaki şeytan ve insandan maksadın şeytan ve insan cinsi olduğu görüşündedirler. Buna göre uzaklaşma, kıyamet günü olacak demektir. "Çünkü ben Allah'tan korkarım." Sözünün zahirine en uygun olan mânânın da bu olduğu söylenmiştir. Bazıları da demiştir ki, şeytan ile murad İblis, insan ile murad da Ebû Cehl'dir. Zira Enfâl Sûresi'nde geçtiği üzere ["Şeytan onlara, 'Bugün insanlardan sizi yenecek kimse yoktur, ben de sizin yanınızdayım' demişti..."] (Enfâl, 8/48) sonra da çarpışma başlayınca ["Ben sizden uzağım, ben sizin görmediğiniz (gerçeği) görüyorum, ben Allah'tan korkarım.."] (Enfâl, 8/48) deyip sıvışmıştı. Mamafih bu konuda darb-ı mesel haline gelmiş bir kıssa da nakledilmektedir. Ahmed b. Hanbel, Zühd'de, Buharî Tarih'de, Beyhakî Şuab'da, Hakim ve daha başkaları Hazret-i Ali (ra)'den şöyle nakletmişlerdir: " İsrailoğullarında ermişlerden biri kendi köşesinde ibadet ederdi. Günün birinde bir kadına bir hal ârız olmuş, kardeşleri de onu, o ermiş kişinin yanına götürüp bırakmışlardı. Kadın bu zâtın hoşuna gitmiş ve tutup onunla zina etmişti. Bunun üzerine kadın hamile kalmış, derken şeytan bu zatın yanına gelerek, "Sen bu kadını öldür, şayet durumu öğrenirlerse rezil olursun." dedi. Böylece adam kadını tutup öldürdü ve bir yere gömdü. Sonra kadının kardeşleri gelip adamı yakaladılar, götürürlerken şeytan yine gelerek, "Onu sana hoş gösteren bendim, şimdi bana secde edersen seni kurtarırım." dedi. Bunun üzerine adam ona secde etti, sonra da şeytan ondan uzaklaşıp, dediğini dedi. İşte âyet, buna işaret etmektedir." (Elmalılı, Taberî, Zâdu’l Mesîr, Âşûr)
فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ اِنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِنْكَ
فَ atıf, لَمَّا şartiyedir. لَمَّا cümleye muzâf olan şart manalı zaman zarfıdır. Cümle şart üslubunda haberî isnaddır. Muzâfun ileyh olan şart cümlesi كَفَرَ , müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Haynûne manasındaki لَمَّا aslında şartın bilindiği durumlarda gelir ve şartla cevap arasındaki kuvvetli irtibatı ve tertipteki sürati ifade eder. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, Ahkâf/29, s. 424)
لَمَّا ; maziden önce ‘vakta ki,...dığı zaman’ manalarına gelen, cezmetmeyen, şart manalı zaman zarfıdır. Şart fiili de cevap fiili de mazi veya mazi manalı olmalıdır. (Meral Çörtü, Cümle Kuruluşu ve Tercüme Tekniği)
فَ karinesi olmadan gelen cevap cümlesi قَالَ اِنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِنْكَ, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli olan اِنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِنْكَ cümlesi, اِنَّ ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber inkâri kelamdır.
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden اِنَّ ve isim cümlesi olmak üzere iki tekid içeren bu ve benzeri cümleler çok muhkem cümlelerdir.
İsim cümleleri sübut ifade eder. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)
اِنّ۪ٓي اَخَافُ اللّٰهَ رَبَّ الْعَالَم۪ينَ
Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb sanatı babındandır.
اِنَّ ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden اِنَّ ve isim cümlesi olmak üzere iki tekid içeren bu ve benzeri cümleler çok muhkem cümlelerdir.
اِنَّ ’nin haberi olan اَخَافُ اللّٰهَ رَبَّ الْعَالَم۪ينَ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Lafza-i celâlin sıfatı olarak gelen رَبَّ الْعَالَم۪ينَ izafeti veciz ifade içindir. Rabb ismine muzâfun ileyh olan الْعَالَم۪ينَ için tazim ifade eder.
Ayette ulûhiyet ve rubûbiyet ifade eden isimler bir arada zikredilmiştir. Allah ve Rabb isimleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
Ebû Hayyân der ki: "Şeytanın “Ben Allah'tan korkarım” demesi, bir riya idi ki bu korku, onu insanları fenalığa sevketmekden alıkoymuyordu." (Elmalılı)