اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ مَنْ يَضِلُّ عَنْ سَب۪يلِه۪ۚ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَد۪ينَ
İnsanlar inanç ve yaşayış bakımından genellikle “Allah’ın yolundan sapanlar” ve “doğru yolda gidenler” şeklinde ikiye ayrılmış; kimlerin yoldan saptığını, kimlerin hak yolda olduğunu Allah Teâlâ’nın çok iyi bildiği belirtilerek, dolaylı bir ifadeyle, yalan ve kuruntularla yollarını belirleyen dalâlet ehline güvenmek ve bağlanmak yerine, Allah’a güvenip bağlanmak, hakikati tayinde sadece O’nu ve O’nun bilgi hazinesi olan Kur’an’ı rehber kılmak gerektiğine işaret edilmiştir.
Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 460-46
اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ مَنْ يَضِلُّ عَنْ سَب۪يلِه۪ۚ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.
رَبَّكَ kelimesi اِنَّ ’nin ismi olup lafzen mansubtur. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. هُوَ fasıl zamiridir. Tekid ifade eder.
اَعْلَمُ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olup lafzen merfûdur.
Müşterek ism-i mevsûl مَنْ, takdir edilen ب harf-i ceriyle birlikte mahallen mecrurdur. İsm-i mevsûlun sılası يَضِلُّ عَنْ سَب۪يلِه۪’dir. Îrabtan mahalli yoktur.
يَضِلُّ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو ’dir. عَنْ سَب۪يلِه۪ car mecruru يَضِلُّ fiiline müteallıktır.
وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَد۪ينَ
İsim cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. Munfasıl zamir هُوَ mübteda olarak mahallen merfûdur. اَعْلَمُ haberdir.
بِالْمُهْتَد۪ينَ car mecruru اَعْلَمُ ’ye müteallıktır. Cer alameti ي ’dir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.
الْمُهْتَد۪ينَ sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan iftiâl babının ism-i failidir.
İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ مَنْ يَضِلُّ عَنْ سَب۪يلِه۪ۚ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَد۪ينَ
Fasılla gelmiş müstenefedir. اِنَّ ve fasıl zamiri ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
İsim cümleleri sübut ifade eder. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfret ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu (sabit olması) veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi )
اِنَّ ’nin isminin Rabb ismiyle marife olması, Hz. Peygambere destek ve muhabbetle muamelenin işaretidir. Ayrıca رَبَّكَ izafeti, Peygambere şan ve şeref ifade eder.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
Takdir edilen ب harf-i ceri nedeniyle mecrur konumundaki müşterek ism-i mevsûl اَعْلَمُ’ya müteallıktır. مَنْ’in sılası olan يَضِلُّ عَنْ سَب۪يلِه۪ۚ, muzari fiil sıygasında gelerek teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir. Mevsûlde müphem yapısı nedeniyle tevcih sanatı vardır
سَب۪يلِه۪ۚ [O’nun yolu] ibaresinde tasrihî istiare vardır. سَبِیلِ kelimesi yol demektir. Hedefe ulaştırması bakımından benzer oldukları için din yola benzetilmiştir. Müşebbeh (müstear leh) hazfedilmiş, müşebbehün bih (müstear minh) olan yol zikredilmiştir.
وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَد۪ينَ
Ayetin son cümlesi اِنَّ ’nin haberine matuftur. Mübteda ve haberden oluşmuş bu cümle, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
[Muhtedileri bilir] ifadesi, bilmekle kalmaz karşılığını da verir anlamında lâzım-melzûm alakasıyla, mecaz-ı mürseldir.
Yine [Muhtedileri bilir] ifadesinin mefhumu muhalifi “Allah’ın bilmediği hiçbir şey yoktur. Muhtedileri bilir ama ihtida etmeyenleri de bilir.” manasıdır.
الْمُهْتَد۪ينَ - يَضِلُّ kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.
هُوَ- اَعْلَمُ kelimelerinin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
هُوَ اَعْلَمُ ibaresi ihtimam ve mananın zihinde yerleşmesi için tekrar edilmiştir.
هُوَ fasıl zamiridir, kasr ifade etmiştir. (Âşûr)
Cümle, mesel tarikinde olmayan tezyîldir. Tezyîl cümleleri ıtnâb babındandır.
İslam’daki üstünlük veya daha iyi bilmek,
- Bilginin çokluğu ile
- Bilgi konularını etraflıca, bütün yönleri bilmekle,
- Bilgiye bilvasıta değil, bilavasıta sahip olmakla mümkündür. (Ebüssuûd)