En'âm Sûresi 15. Ayet

قُلْ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اِنْ عَصَيْتُ رَبّ۪ي عَذَابَ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ  ...

De ki: “Ben Rabbime isyan edersem gerçekten, büyük bir günün (kıyamet gününün) azabından korkarım.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قُلْ de ki ق و ل
2 إِنِّي şüphesiz ben
3 أَخَافُ korkarım خ و ف
4 إِنْ eğer
5 عَصَيْتُ isyan edersem ع ص ي
6 رَبِّي Rabbime ر ب ب
7 عَذَابَ azabından ع ذ ب
8 يَوْمٍ bir günün ي و م
9 عَظِيمٍ büyük ع ظ م
 

“Büyük gün”den maksat âhiret günüdür. Âyete göre Hz. Peygamber bile tebliğ ettiği dinin hükümlerinden istisna edilmiş değildir. Aksine günah işleyen –farzımuhal– bizzat peygamber bile olsa, o da âhirette günahının cezasını çekecektir.

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 384

 

قُلْ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اِنْ عَصَيْتُ رَبّ۪ي عَذَابَ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ

 

Fiil cümlesidir.  قُلْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir zamir  أنت ’dir. Mekulü’l-kavli,  اِنّ۪ٓي اَخَافُ ’dir.  قُلْ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubtur.

اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder.

Muttasıl zamir olan  ي  harfi  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubtur.

اَخَافُ  fiili  اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.  اَخَافُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdir  انا ’dir. 

Muzari fiillerin ( أَنَا – أَنْتَ – نَخْنُ ... ) zamirleri fail (özne) konumunda olduklarında zorunlu olarak müstetir olurlar, yani bariz zamir olarak açık şekilde yazılmaları mümkün olmadığı gibi bunların yerine açık bir isim söylenmesi de mümkün değildir. ( هُوَ - هِيَ) zamirlerinin müstetir oluşu ise mazi fiilde de muzari fiilde de vücûben değil cevazendir, yani bunların müstetir zamir olarak kullanılmaları zorunlu olmayıp bu zamirlerin yerine istenildiği takdirde açık isim getirilmesi de mümkündür. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اِنْ  şart harfi iki muzari fiili cezm eder. 

Şart ve cevap cümlesinde şartın vuku bulma ihtimali şüpheli veya zayıfsa ْاِن kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

عَصَيْتُ  şart fiili olup sükun üzere mebni mazi fiildir. Mahallen meczumdur. Muttasıl zamir  تُ  fail olarak mahallen merfûdur.

رَبّ۪ي  mef’ûlun bihtir. Mütekellim zamiri  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

عَذَابَ  kelimesi  اَخَافُ  fiilinin mef’ûlun bihi olup fetha ile mansubtur.

يَوْمٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.  عَظ۪يمٍ  kelimesi  يَوْمٍ ‘in sıfatıdır.

 

قُلْ اِنّ۪ٓي اَخَافُ

 

Cümle, fasılla gelmiş müstenefe cümlesidir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

Bu öncesindeki manayı tekrar eden istînâf cümlesidir. Bu mana; şirk koşan kişiyi ceza ile tehdit, şirki terk edene de rahmet vaadi arasındaki ortak hedefte bir derecelendirmedir. (Âşûr)

Mekulü’l-kavl cümlesi …اِنّ۪ٓي اَخَافُ  ise  اِنَّ  ile tekid edilmiş isim cümlesi olup faide-i haber inkârî kelamdır. Müsnet konumundaki mazi fiil hudûs ve hükmü takviye ifade eder.

 اِنْ عَصَيْتُ رَبّ۪ي عَذَابَ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ

 

İtiraziyye olarak fasılla gelmiş, şart üslubunda haberî isnaddır. İtiraz cümleleri ıtnâb babındandır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Şartın cevabı öncesinin delaletiyle mahzuftur. Takdiri;  نالني العذاب  (Bana azap gelir.) şeklindedir.

Şart ve cevap cümlelerinden oluşan terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır.  عَصَيْتُ , رَبّ۪ي  fiilinin,  عَذَابَ  ise  اَخَافُ  fiilinin mef’ûlüdür.

رَبّ۪ي  izafeti, muzâfun ileyhin şanı içindir.

يَوْمٍ عَظ۪يمٍ  sıfat tamlamasıdır.  عَذَابَ يَوْمٍ  ibaresinde, mecazî isnad vardır.

Beyzâvî ayeti şu şekilde tefsir eder: “Bu ayet onların umutlarını kesmek için mübalağa ifade ettiği gibi, onların azabı hak eden asiler olduğuna da tarizde bulunmaktadır.  (Süleyman Gür, Kâzî Beyzâvî Tefsîrinde Belâgat İlmi Ve Uygulanış) 

İsm-i celâlden  رَبّ۪ي  sözüne geçilmesinde Allaha isyanın çirkinliğine ima vardır.  

Çünkü O, onun Rabbidir, nasıl olur da O'na isyan edebilir? (Âşûr)

Bu itibarla, azabın büyüklüğünden kinaye olarak azabın azim güne izafe edilmesi güzel olmuştur. Çünkü azim günün azameti, örfen o günde olanların  büyüklüğünü gerektirir. (Âşûr)

إنِّيَ أخافُ إنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذابَ يَوْمٍ عَظِيم  ifadesinden maksat, aksi manayı ispat etmektir. Sanki: "Umarım ki O’na itaat edersem, Rabbim bana merhamet eder, çünkü kimden azap kaldırılırsa, ona merhamet edilir" demiş gibidir. (Âşûr)