لَقَدِ ابْتَغَوُا الْفِتْنَةَ مِنْ قَبْلُ وَقَلَّبُوا لَكَ الْاُمُورَ حَتّٰى جَٓاءَ الْحَقُّ وَظَهَرَ اَمْرُ اللّٰهِ وَهُمْ كَارِهُونَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | لَقَدِ | andolsun ki |
|
2 | ابْتَغَوُا | istediler |
|
3 | الْفِتْنَةَ | fitne çıkarmak |
|
4 | مِنْ |
|
|
5 | قَبْلُ | önceden de |
|
6 | وَقَلَّبُوا | ve ters çevirdiler |
|
7 | لَكَ | sana |
|
8 | الْأُمُورَ | nice işleri |
|
9 | حَتَّىٰ | nihayet |
|
10 | جَاءَ | geldi |
|
11 | الْحَقُّ | hak |
|
12 | وَظَهَرَ | galebe çaldı |
|
13 | أَمْرُ | emri |
|
14 | اللَّهِ | Allah’ın |
|
15 | وَهُمْ | ve onlar |
|
16 | كَارِهُونَ | istemedikleri halde |
|
48-54.ayetlerin tefsiri aşağıdaki linkte yer almaktadır. Ayet başlıklarında ayrıca verilmemiştir.
https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Tevbe-suresi/1277/42-57-ayet-tefsiri
لَقَدِ ابْتَغَوُا الْفِتْنَةَ مِنْ قَبْلُ وَقَلَّبُوا لَكَ الْاُمُورَ حَتّٰى جَٓاءَ الْحَقُّ وَظَهَرَ اَمْرُ اللّٰهِ وَهُمْ كَارِهُونَ
لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder.
ابْتَغَوُا mahzuf elif üzerindeki mukadder damme ile mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
الْفِتْنَةَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.
مِنْ قَبْلُ car mecruru ابْتَغَوُا fiiline mütellıktır. قَبْلُ cer mahallinde muzâftır. Kelimenin merfû oluşu muzâfun ileyhin mahzuf olduğunun işaretidir. Ötre muzâfun ileyhten ivazdır.
قَبْلَ ve بَعْدَ muzâfun ileyhleri hazf edilince damme üzere mebni olurlar: Bu durumdaki izafete izafetten munkatı’ zarflar (izafetten kesilen zarflar) denir. قَبْلَ zarfı, hem cümleye hem de tek kelimeye (müfrede) muzâf olanlar grubundandır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَ atıf harfidir. قَلَّبُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
لَكَ car mecruru قَلَّبُوا fiiline müteallıktır. الْاُمُورَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.
حَتّٰى gaye bildiren cer harfidir. جَٓاءَ fetha üzere mebni mazi fiildir. الْحَقُّ fail olup lafzen merfûdur.
اَنْ ve masdar-ı müevvel, cer mahallinde قَلَّبُوا fiiline müteallıktır.
حَتّٰٓى edatı 3 şekilde kullanılabilir: 1) Harf-i cer olarak gelir. 2) Başlangıç edatı olarak gelir. 3) Atıf edatı olarak gelir. Burada harf-i cer olarak kullanılmıştır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَ atıf harfidir. ظَهَرَ fetha üzere mebni mazi fiildir. اَمْرُ fail olup lafzen merfûdur. اللّٰهِ lafza-i celâli, muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
وَ haliyyedir. Munfasıl zamir هُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur.
كَارِهُونَ haber olup ref alameti وَ ’dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.
كَارِهُونَ kelimesi sülâsî mücerred olan كره fiilinin ism-i failidir.
İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
ابْتَغَوُا fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.
İftiâl babındadır. Sülâsîsi بغي ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşâreket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.لَقَدِ ابْتَغَوُا الْفِتْنَةَ مِنْ قَبْلُ وَقَلَّبُوا لَكَ الْاُمُورَ حَتّٰى جَٓاءَ الْحَقُّ وَظَهَرَ اَمْرُ اللّٰهِ وَهُمْ كَارِهُونَ
لَ kasemin cevabının başına gelen harftir. Kasem cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır.
Mahzuf kasemin cevap cümlesi لَقَدِ ابْتَغَوُا الْفِتْنَةَ مِنْ قَبْلُ, tahkik harfi ve lam’la tekid edilmiş mazi fiil cümlesidir.
Kasem cümlesinin mahzuf olduğu durumda, vurgu kasem cevabına yapıldığından kasem cümlesi telaffuzda terk edilir. Kasem cümlesini oluşturan kasem fiili, kasem edatı ve kasem edilen isim üçü birlikte hazfedilir. Fakat kasemin varlığı kasem cevabından anlaşılmaktadır. Bu form, Kur’an'da sıkça kullanılmıştır. (Nihat Tarı, Arap Dilinde Kasem Formları ve Kur’an-ı Kerim’e Özgü “La Uksimu” Formu ile İlgili Tartışmalar)
وَ ile kasemin cevabına atfedilen …وَقَلَّبُوا لَكَ الْاُمُورَ cümlesi, mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Gaye bildiren harf-i cer حَتّٰى ’nin gizli أنْ ’le masdar yaptığı جَٓاءَ الْحَقُّ cümlesi, mecrur mahaldedir. حَتّٰى ile birlikte قَلَّبُوا fiiline müteallıktır. Masdar-ı müevvel cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
حَتّٰى جَٓاءَ الْحَقُّ [Hak gelinceye kadar] sözünde geçen جَٓاءَ fiili, maddi hissi şeylerin gelmesidir. Hak aklî bir şey olduğundan burada hak, gözle gürülür maddi bir şeyin gelmesi yerine konularak kişileştirilmiştir. Yani istiare vardır.
Aynı üslupta gelen وَظَهَرَ اَمْرُ اللّٰهِ cümlesi masdar-ı müevvele وَ ’la atfedilmiştir. Atıf sebebi tezâyüftür.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
اَمْرُ اللّٰهِ izafetinde Allah ismine muzâf olan اَمْرُ, şan ve şeref kazanmıştır.
Hal olan isim cümlesi وَهُمْ كَارِهُونَ, faide-i haber ibtidaî kelamdır. İsim cümlesi ve ism-i faile isnad, onların hoşlanmadıklarının sabit bir durum olduğuna işaret etmiştir.
İsim cümleleri sübut ifade eder.İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)
ابْتَغَوُا - كَارِهُونَ lafızları arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.
الْاُمُورَ - اَمْرُ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
قَبْلُ - قَلَّبُوا kelimeleri arasında iştikak cinas-ı muzari ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Ayetteki الْحَقُّ kelimesi ile Kur’an ve Hz. Muhammed’in (s.a) tebliği (dini) murad edilmiştir. Sanki üstü örtülü imiş gibi olan Allah’ın emri artık ortaya çıkmıştır. Ayetteki اَمْرُ اللّٰهِ ifadesi ile Allah’ın ortaya çıkardığı ve Hz. Muhammed’in (s.a) şeriatının kuvvetlenmesinde müessir kıldığı sebepler kastedilmiştir. (Fahreddin er-Râzî)
لَكَ ifadesindeki lam illet manasındadır. Yani لِأجْلِكَ manasındadır. Mücmel olduğundan لَقَدِ ابْتَغَوُا الفِتْنَةَ مِن قَبْلُ ifadesi ona açıklık getirmiştir. Senin ve Müslümanların durumları sebebiyle ortaya çıkan bir fitnenin peşinden gittiler manasındadır. Elif-lam cins içindir. Yani bu işler, bazısını bildiğiniz bazısını ise bilmediğiniz işlerdir. حَتّى ise iş çevirmelerinde vardıkları uç noktaya işaret eder. (Âşur)