لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ اِلٰى مَا مَتَّعْنَا بِه۪ٓ اَزْوَاجاً مِنْهُمْ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِن۪ينَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | لَا |
|
|
2 | تَمُدَّنَّ | dikme |
|
3 | عَيْنَيْكَ | gözlerini |
|
4 | إِلَىٰ |
|
|
5 | مَا |
|
|
6 | مَتَّعْنَا | verdiğimiz dünyalığa |
|
7 | بِهِ | onunla |
|
8 | أَزْوَاجًا | bazı çiftlere |
|
9 | مِنْهُمْ | onlardan |
|
10 | وَلَا | ve |
|
11 | تَحْزَنْ | üzülme |
|
12 | عَلَيْهِمْ | onlara |
|
13 | وَاخْفِضْ | ve indir |
|
14 | جَنَاحَكَ | kanadını |
|
15 | لِلْمُؤْمِنِينَ | mü’minlere |
|
لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ اِلٰى مَا مَتَّعْنَا بِه۪ٓ اَزْوَاجاً مِنْهُمْ
Fiil cümlesidir. لَا nehiy harfi olup olumsuz emir manasındadır.
تَمُدَّنَّ fetha üzere mebni muzari fiildir. Fiilin sonundaki نَ , tekid ifade eden nûn-u sakiledir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir.
Tekid nun’ları bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lamı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi.)
عَيْنَيْكَ mef’ûlun bih olup müsenna olduğu için nasb alameti ى ile mansubdur. İzafetten dolayı ن harfi hazf edilmiştir.
Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
مَا müşterek ism-i mevsûl اِلٰى harf-i ceriyle birlikte تَمُدَّنَّ fiiline müteallıktır.
İsm-i mevsûlun sılası مَتَّعْنَا بِه۪ٓ ’dir. Îrabtan mahalli yoktur.
مَتَّعْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur.
بِه۪ٓ car mecruru مَتَّعْنَا fiiline müteallıktır. اَزْوَاجاً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
مِنْهُمْ car mecruru اَزْوَاجاً ’in mahzuf sıfatına müteallıktır.
وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِن۪ينَ
وَ atıf harfidir. لَا nehiy harfi olup olumsuz emir manasındadır.
تَحْزَنْ meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
عَلَيْهِمْ car mecruru تَحْزَنْ fiiline müteallıktır.
وَ atıf harfidir. اخْفِضْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
جَنَاحَكَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. كَ muzâfun ileyh olup mahallen mecrurdur.
لِلْمُؤْمِن۪ينَ car mecruru اخْفِضْ fiiline müteallıktır. الْمُؤْمِن۪ينَ ’nin cer alameti ى harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.
الْمُؤْمِن۪ينَ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ اِلٰى مَا مَتَّعْنَا بِه۪ٓ اَزْوَاجاً مِنْهُمْ
İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayetin ilk cümlesi nehiy üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Mecrur mahaldeki müşterek ism-i mevsûl, اِلٰى harfiyle birlikte تَمُدَّنَّ fiiline müteallıktır. Sılası olan مَتَّعْنَا بِه۪ٓ , mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir. (Vakafat, s. 107)
اَزْوَاجاً ’deki tenvin kesret ve nev ifade eder.
Ayetteki اَزْوَاجاً مِنْهُمْ ifadesine, İbni Kuteybe “çeşitli kâfirler” manasını vermiştir, الْزوج kelimesi Arapçada kısım, çeşit anlamına gelir. (Fahreddin er-Râzî)
وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِن۪ينَ
Cümle وَ ’la makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Nehiy üslubunda talebî inşâî isnaddır.
وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِن۪ينَ cümlesi makabline hükümde ortaklık nedeniyle atfedilmiştir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ tabiri istiaredir. İstiâre-i mekniyye-i tahyiliyyedir. Metafor, yavrularını korumak için üzerlerine kanatlarını indiren bir kuşun hareketine teşbihe dayanmaktadır. Bununla kastedilen, “Onlara yumuşak davran, onlara yumuşak davranmaya devam et.” anlamıdır. Allah Teâlâ burada خفض الجناح (kanat indirme) tabirini Arapların sözlerine karşılık olarak ifade buyurmuştur. Onlar, öfkelenen birisinin hiddet ve sertliğini tasvir etmek üzere قَدْ طَارَ طَيْرُهُ َ هَفَا حِلْمُهُ وَقَدْ طَاشَ وَقَارُهُ (Adamın kuşları uçtu, dengesi bozuldu, vakarı gitti.) derler. Şu halde قَدْ خَفَضَ جَنَاحِهِ (Kanadını indirmiştir.) denildiğinde bununla kastedilen, insanın yumuşak kalplilikle ve öfkelendiğinde öfkesine hakimiyetle nitelendirilmesidir. Bu ise onun öfkesinin uçması (kabarması), gazabının sıçraması ile nitelenmesinin zıddıdır. (Şerîf er-Radî, Kur'an Mecazları)
Sâbûnî ise bu istiareyi şöyle açıklamıştır: وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِن۪ينَ [Müminlere karşı kanadını alçalt.] ayetinde istiare-i tebeiyye vardır. Zira her birinde şefkat ve merhamet bulunduğu için yumuşak huyluluk kanat alçaltmaya benzetilmiş ve müşebbehun bihin ismi müşebbeh için müstear olarak kullanılmıştır. Bu, beliğ istiarelerdendir. Çünkü kuş uçmadığı zaman kanatlarını indirir. (Safvetu't Tefasir)
اخْفِضْ kelimesi, “düşürmek, alçaltmak” demektir. İnsanın kanadıysa kollarıdır. Nitekim Leys: kanattan alçaltmak, yumuşaklık, şefkat ve tevazudan bir kinayedir ki bundan maksat ise Cenab-ı Hakk’ın, Hz. Peygamberi kâfirlerin o zenginlerine iltifat edip onlara değer vermekten nehyedip, ona Müslüman fakirlere tevazu göstermesini emretmektir. Bunun bir benzeri de [Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı, onurlu ve zorlu] şeklindeki Maide Suresi 54 ayetiyle, Cenab-ı Hakk’ın, Hz. Muhammed’in ashabını vasfederken buyurduğu, [Kâfirlere karşı çetin, sert, kendi aralarında merhametlidirler.] Fetih Suresi 29 ayetidir. (Fahreddin er-Râzî, Âşûr)