İsrâ Sûresi 10. Ayet

وَاَنَّ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً۟  ...

Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.  (9 - 10. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَأَنَّ ve şüphesiz
2 الَّذِينَ kimselere
3 لَا
4 يُؤْمِنُونَ inanmayan(lara) ا م ن
5 بِالْاخِرَةِ Ahirete ا خ ر
6 أَعْتَدْنَا hazırlamışızdır ع ت د
7 لَهُمْ onlara
8 عَذَابًا bir azab ع ذ ب
9 أَلِيمًا acıklı ا ل م
 
Kur’an’ın asıl işlevi, insanlık için bir rehber olması, “en doğru olan”a götürmesidir. “En doğru olan”la ilgili açıklamalar genellikle şu noktada toplanmaktadır: En doğru olan, öncelikle İslâm dini, yani onun temel öğretisi olan doğru itikad, güzel ameldir. Bu ikisini gerçekleştiren de Allah tarafından ödüllendirileceği için Kur’an aynı zamanda bu büyük ecri kazanmaya vesiledir. Öte yandan Kur’an âhirete inanmayanlara Allah’ın ağır bir azap hazırladığını da haber vermektedir ki, insanların doğruyu bulması için Kur’an’ın dikkat çektiği hususlardan biri de budur. Çünkü peşin fikirli olmadan hakikate karşı zihnini ve gönlünü açık tutanlar Kur’an’ın bu uyarıları sayesinde âhiret azabından korunmak gerektiğinin şuurunda olarak günahlardan uzaklaşma ve arınma çabası gösterirler.
 
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 465
 

وَاَنَّ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً۟

 

İsim cümlesidir. وَ  atıf harfidir.  اَنَّ  masdar harfidir. İsim cümlesine dahil olur, cümleye masdar anlamı verir. 

الَّذ۪ينَ  cemi müzekker has ism-i mevsûl,  اَنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası  لَا يُؤْمِنُونَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.

لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  يُؤْمِنُونَ  fiili,  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

بِالْاٰخِرَةِ  car mecruru  يُؤْمِنُونَ  fiiline müteallıktır.

اَنَّ  ve masdar-ı müevvel mahzuf harf-i cer ile birlikte makablindeki masdar-ı müevvele müteallıktır.

اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً۟  cümlesi  اَنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.

اَعْتَدْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.  لَهُمْ  car mecruru  اَعْتَدْنَا  filine müteallıktır.

عَذَاباً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.  اَل۪يماً۟  kelimesi,  عَذَاباً ’in sıfatı olup fetha ile mansubdur.

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَاَنَّ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً۟

 

وَ  atıf harfidir. Masdar ve tekid harfi  اَنَّ ’nin dahil olduğu cümle, masdar teviliyle önceki ayetteki masdar-ı müevvele atfedilmiştir. Atıf sebebi tezattır.

Masdar-ı müevvel, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesidir.

Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle gelmesi, bahsedilen kişilere tahkir ifade eder. Sılası olan  لَا يُؤْمِنُونَ  cümlesi menfi muzari fiil sıygasındadır, hudûs ve teceddüt ifade eder. Ayrıca muzari fiilin tecessüm özelliği muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek konuyu iyice kavramasına yardımcı olur.

اَنَّ ’nin haberi olan  اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً۟ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Hükmü takviye, hudûs, sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. (Hâlidî, Vakafât, s. 107)

اَل۪يماً۟ , mef’ûl konumundaki  عَذَاباً  için sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.

عَذَاباً ’deki tenvin kesret ve nev ifade eder. Kimsenin tahayyül edemeyeceği evsafta olduğuna işarettir.  اَل۪يماً۟  sıfatı,  عَذَاباً ’in tasavvur edilemez evsafta olduğu anlamını destekler.

Önceki ayettle, bu ayetteki masdar-ı müevvel cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.

عَذَاباً - اَل۪يماً۟  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Haber olan  اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً۟  cümlesinde, car mecrurun takdim edilmesi tevbih ifade eder.