وَلَقَدْ اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكُمْ اٰيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ وَمَثَلاً مِنَ الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّق۪ينَ۟
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَلَقَدْ | ve andolsun ki |
|
2 | أَنْزَلْنَا | indirdik |
|
3 | إِلَيْكُمْ | size |
|
4 | ايَاتٍ | ayetler |
|
5 | مُبَيِّنَاتٍ | açıklayıcı |
|
6 | وَمَثَلًا | ve bir temsil |
|
7 | مِنَ | -den |
|
8 | الَّذِينَ | kimseler- |
|
9 | خَلَوْا | gelip geçen |
|
10 | مِنْ |
|
|
11 | قَبْلِكُمْ | sizden önce |
|
12 | وَمَوْعِظَةً | ve bir öğüt |
|
13 | لِلْمُتَّقِينَ | muttakiler için |
|
وَلَقَدْ اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكُمْ اٰيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ وَمَثَلاً مِنَ الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّق۪ينَ۟
وَ istînâfiyyedir. لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattie harfidir.
قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder.
اَنْزَلْـنَٓا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur. اِلَيْكُمْ car mecruru اَنْزَلْـنَٓا fiiline mütealliktir.
اٰيَاتٍ mef’ûlün bih olup nasb alameti kesradır. Cemi müennes salim kelimeler hareke ile îrablanır. مُبَيِّنَاتٍ kelimesi اٰيَاتٍ sıfatı olup kesra ile mecrurdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat iki kısma ayrılır:
1. Hakiki sıfat
2. Sebebi sıfat
HAKİKİ SIFAT
1. Müfred olan sıfatlar
2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. MÜFRED OLAN SIFATLAR
Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Not: Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. CÜMLE OLAN SIFATLAR: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مَثَلاً atıf harfi وَ ’la اٰيَاتٍ matuftur. و , matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
الَّذ۪ينَ cemi müzekker has ism-i mevsûl, مِنَ harf-i ceriyle مَثَلاً ’nin mahzuf sıfatına mütealliktir. İsm-i mevsûlun sılası خَلَوْا ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
خَلَوْا sükun üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
مِنْ قَبْلِكُمْ car mecruru خَلَوْا fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. Muttasıl zamir كُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
مَوْعِظَةً atıf harfi وَ ’la اٰيَاتٍ matuftur.
لِلْمُتَّق۪ينَ car mecruru مَوْعِظَةً ‘ a mütealliktir. لِلْمُتَّق۪ينَ ’nin cer alameti ي ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar.
اَنْزَلْـنَٓا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi نزل ’dir.
İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak), mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
مُبَيِّنَاتٍ kelimesi, sülâsi mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan tef’il babının ism-i failidir.
لِلْمُتَّق۪ينَ sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan iftiâl babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَلَقَدْ اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكُمْ اٰيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ وَمَثَلاً مِنَ الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّق۪ينَ۟
وَ istînâfiyyedir. لَ mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattie, قَدْ tekid harfidir.
Cümle ihtimam için kasem lamı ve tahkik harfi ile başlamıştır. (Âşûr)
Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır. Mahzuf kasem ve قَدْ ile tekid edilmiş cevap olan اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكُمْ اٰيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafat, s. 107)
Fiil azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.
“Size indirdik…” ayetinde belirtildiği üzere Kur’an'ın inzali bütün insanlar için olduğu gibi ayetlerin öğüt olmaları da herkes için olduğu halde burada öğütün, takva ehline tahsis edilmesi, öğütleri ganimet olarak telakki edip nurlarından istifade edenlerin ancak takva ehli olduğunu beyan etmek suretiyle muhatapları, takva ehli olan zümreye dahil olmaya teşvik içindir. (Ebüssuûd)
Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Fâdıl Sâlih Samerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467)
Buradaki ayetlerden maksat Kur’an cümleleridir. İşte bu ayetlerin, belâgat sanatının kemâl derecesine ulaşmış olmaları ve ona karşı çıkanların bir benzerini getirmekte acziyet içerisinde kalmış olmaları, onların bizzat Allah katından nazil olmuş cümleler olduklarının apaçık delilleridir. (Âşûr)
Surenin başlangıçta 3 sıfatla vasıflandırılması gibi, bu ayette zikredilen ayetler de 3 sıfatla vasıflandırılmıştır. Bu vasıflandırmalardaki maksat ise işaret ettiğimiz iki yerde de verilen nimetleri hatırlatmak manasıdır ve bu, reddü’l-acüz ale’s-sadr’a benzemektedir. (Âşûr)
مُبَيِّنَاتٍ kelimesi اٰيَاتٍ için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.
Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için kullanılan bir açıklama biçimidir. Sıfatın kullanılmasının, metbusunun daha iyi tanınması, övülmesi, yerilmesi, pekiştirilmesi, acındırılması, kapalılığının giderilmesi, tahsis edilmesi gibi maksatları vardır. Itnâb, bazen de sıfatlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz (I) Kur’an Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)
Bu ayetin geçmiş ve gelecek ayetler arasında zikredilmesi, ayetlerin mefhumlarıyla amel etmeye tam olarak yönelmeyi gerektiren yüce şanlarını beyân etmek içindir. Ayetin başında yemin zikredilmesi, şanına son derece önem verildiğini göstermek içindir. (Ebüssuûd)
اٰيَاتٍ ve مَوْعِظَةً ’deki tenvin tazim içindir.
مَثَلاً ’deki tenvin, teksir veya tazim için olabilir.
المَثَلُ : Muadil ve benzer demektir. Onunla şaşılacak bir halin kastedilmesi de mümkündür. (Âşûr)
Mecrur mahaldeki has ism-i mevsûl, مِنَ harfiyle birlikte مَثَلاً ’in mahzuf sıfatına müteallıktır. Sılası olan خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ لِلْمُتَّق۪ينَ 'in müteallakı olan مَوْعِظَةً , mef'ûl konumundaki اٰيَاتٍ 'e matuftur.
مِنَ الَّذِينَ خَلَوْا sözündeki مِنْ harfi ibtidaiyyedir. “Yeryüzünde yetişmiş ve güçlenmiş, sizden önce yaşayıp gitmiş örnekler” manasındadır. (Âşûr)
المُتَّقُونَ : Yasaklandıkları şeylerden sakınan kimseler demektir. (Âşûr)
خَلَوْا kelimesinde müennesin müzekkere katılması yoluyla tağlîb sanatı vardır.
“Ey iman edenler!” şeklindeki hitapların çoğunda kadınların erkeklere katılması yoluyla tağlîb vardır. (Prof. Dr. Ali Bulut, Belâgat)