Âl-i İmrân Sûresi 108. Ayet

تِلْكَ اٰيَاتُ اللّٰهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّۜ وَمَا اللّٰهُ يُر۪يدُ ظُلْماً لِلْعَالَم۪ينَ  ...

İşte bunlar Allah’ın, sana hak olarak okuduğumuz âyetleridir. Allah, âlemlere hiç zulüm etmek istemez.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 تِلْكَ işte onlar
2 ايَاتُ ayetleridir ا ي ي
3 اللَّهِ Allah’ın
4 نَتْلُوهَا onları okuyoruz ت ل و
5 عَلَيْكَ sana
6 بِالْحَقِّ gerçek ile ح ق ق
7 وَمَا
8 اللَّهُ Allah
9 يُرِيدُ istemez ر و د
10 ظُلْمًا zulmetmek ظ ل م
11 لِلْعَالَمِينَ alemlere ع ل م
 

تِلْكَ اٰيَاتُ اللّٰهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّۜ


İsim cümlesidir.  تِلۡكَ  işaret ismi mübteda olarak mahallen merfûdur.  ل  harfi buud yani uzaklık bildiren harf, ك  ise muhatap zamiridir. 

اٰيَاتُ  haberdir.  اللّٰهِ  lafza-i celâli, muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

نَتْلُوهَا cümlesi  اٰيَاتُ اللّٰهِ  ifadesinin hali olarak mahallen mansubtur.  نَتۡلُو  mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن ’dur. Muttasıl zamir  هَا  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur. 

عَلَیۡكَ  car mecruru  نَتۡلُوهَا  fiiline müteallıktır.  بِٱلۡحَقِّ  car mecruru  نَتۡلُوهَا  fiilinin failinin mahzuf haline müteallıktır.

 

وَمَا اللّٰهُ يُر۪يدُ ظُلْماً لِلْعَالَم۪ينَ


وَ  istînâfiyyedir.  مَا  nefy harfi olup  لَيْسَ  gibi amel etmiştir.  اللّٰهُ  lafza-i celâli,  مَا ’nın ismidir.  يُر۪يدُ  fiili  مَا ’nın haberi olarak mahallen mansubtur. 

يُر۪يدُ  merfû muzari fildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.  ظُلْمًا  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur. لِ  takviye için zaiddir. 

 اَلْعَالَم۪ينَ  lafzen mecrur, ظُلْمًا  masdarının mef’ûlu bihi olarak mahallen mansubtur.  اَلْعَالَم۪ينَ ’nin cer alameti  ى  harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.


 

تِلْكَ اٰيَاتُ اللّٰهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّۜ


İstînâfiyye olarak fasılla gelen isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedün ileyhin uzağı işaret etmekte kullanılan işaret ismi ile marife olması, dikkatleri işaret edilene yoğunlaştırmak ve onu yüceltmek içindir. 

Müsnedin lafza-i celâle muzâf olarak marife olması ise müsnedin tazimi yanında müsnedün ileyhin de şereflendiğini ifade eder.

İşaret isminde istiare vardır. Ayette Allah’ın koyduğu kurallara işaret edilmiştir.  Bilindiği gibi işaret ismi, mahsus şeyler için kullanılır. Ama burada olduğu gibi aklî şeyler için kullanıldığında istiare olur. Câmi’; her ikisinde de “vücudun tahakkuku”dur. 

Kur’an ayetlerinin Peygambere tilaveti, Cebrail’in lisanıyla olduğu halde “نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّۜ [Onları Sana hakk olarak okumaktayız.] buyurulması, ayetlerin tilavetine son derece önem verildiğini göstermek içindir. (Ebüssuûd)

نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّۜ  cümlesi ayetlerin halidir. Nasb mahallindeki bu cümle müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

ب ِ harf-i ceri burada sebebiye içindir. “Hak sebebi ile” demektir. Diğer anlamları ile Hakka ulaştırarak, yakınlaştırarak, haktan yardım almak, hakka sebep olmak, hakkı zaman ve mekânlara ulaştırmak, hakkı geçerli kılmak, hakkı bir bedel kılmak, küfrün, şirkin, tam karşıtını göstermek, hakkı dikkate sunmak, hakkı kuşatmak, hakkı pekiştirmek üzere sana okuyoruz, demektir. (Medine Balcı, Dergâhu’l Kur’an) 

Bu cümlede gaib zamirden, نَتْلُوهَا  fiilindeki azamet zamirine iltifat vardır.


وَمَا اللّٰهُ يُر۪يدُ ظُلْماً لِلْعَالَم۪ينَ

 

و, istînâfiyyedir. Nefy harfi  مَا ’nın dahil olduğu isim cümlesi faide-i haber talebî kelamdır.  مَا  harfi  ليس  gibi amel etmiştir.

مَا’nın haberinin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs, teceddüt ve istimrar ifade eder. 

Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil lafza-i celâlle gelmesi, telezzüz, teberrük ve haşyet duyguları uyandırmak içindir.

Ayette mütekellimin Allah Teâlâ olması hasebiyle lafza-i celâllerde tecrîd sanatı ve tekrarlanmasında ıtnâb, cinas ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Ayetin bu son cümlesi mesel tarikinde tezyîldir. Tezyîl cümleleri ıtnâb babındandır. Önceki cümleyi tekid için gelmiştir. Mesel tarikinde olanlar müstakil olarak da bir mana ifade eder. Yani müstakil olarak dillerde dolaşır, atasözü gibi halk arasında bilinir.

الْحَقِّۜ - ظُلْمًا  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.

ظُلْمًا’deki tenvin hiçbir manasındadır. Nefy sıyakında nekre umum ifade eder.

Kullar yerine alemler denmesi, daha geniş bir perspektif çizmiştir. 

[İşte Allah’ın] vaad ve vaide dair [ayetleri… Onları sana] güzel iş yapanla kötü iş yapanın müstahak olduğu karşılığın kendilerine adilane verileceğini ortaya koyan gerçeğin ta kendisi olarak okuyoruz. Çünkü Allah hiç kimseye zulmetmek istemiyor ki herhangi birini suçsuz yere cezalandırsın ya da bir günahkârın cezasını artırıp güzel iş yapan herhangi bir kişinin mükâfatını eksiltsin. Allah Teâlâ zulüm kelimesini nekre olarak kullanmış; ardından da “hiç kimseye” buyurmuştur. Bu, “Yarattığı hiçbir varlığa hiçbir haksızlık yapmak istemiyor.” demektir. Zatını çirkin şeyleri murad etme ve onlara razı olma özellikleri ile tavsif edenleri derhal cezalandırmayan Allah ne kadar yücedir! (Keşşâf - Ebüssuûd)

Bu cümlenin ifade tarzında, kâfirlerin zalim olduklarına, kendi nefislerini ebedî azaba maruz bırakarak  zulmettiklerine ima vardır. (Ebüssuûd)