Sebe' Sûresi 50. Ayet

قُلْ اِنْ ضَلَلْتُ فَاِنَّـمَٓا اَضِلُّ عَلٰى نَفْس۪يۚ وَاِنِ اهْتَدَيْتُ فَبِمَا يُوح۪ٓي اِلَيَّ رَبّ۪يۜ اِنَّهُ سَم۪يعٌ قَر۪يبٌ  ...

De ki: “Ben eğer sapmışsam, ancak kendi aleyhime sapmış olurum. Eğer hidayete ermişsem, bu da Rabbimin bana vahyettiği sayesindedir. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, kuluna çok yakındır.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قُلْ de ki ق و ل
2 إِنْ eğer
3 ضَلَلْتُ saparsam ض ل ل
4 فَإِنَّمَا şüphesiz
5 أَضِلُّ sapmış olurum ض ل ل
6 عَلَىٰ (zararıma)
7 نَفْسِي kendi ن ف س
8 وَإِنِ ve eğer
9 اهْتَدَيْتُ yolu bulursam ه د ي
10 فَبِمَا şüphesiz sayesindedir
11 يُوحِي vahyettiği و ح ي
12 إِلَيَّ bana
13 رَبِّي Rabbimin ر ب ب
14 إِنَّهُ şüphesiz O
15 سَمِيعٌ işitendir س م ع
16 قَرِيبٌ yakındır ق ر ب
 

قُلْ اِنْ ضَلَلْتُ فَاِنَّـمَٓا اَضِلُّ عَلٰى نَفْس۪يۚ

 

Fiil cümlesidir.  قُلْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ‘dir.

Mekulü’l-kavli  اِنْ ضَلَلْتُ فَاِنَّـمَٓا اَضِلُّ ‘dir.  قُلْ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. 

اِنْ  iki muzari fiili cezm eden şart harfidir. Şart ve cevap cümlesinde şartın vuku bulma ihtimali şüpheli veya zayıfsa kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

ضَلَلْتُ  şart fiili olup sükun üzere mebni mazi fiildir. Mahallen meczumdur. Mütekellim zamir  تُ  fail olarak mahallen merfûdur. 

فَ  şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. اِنَّـمَٓا  kâffe ve mekfufedir. Kâffe; men eden, alıkoyan anlamında olup buradaki ma-i kâffeden kasıt ise  اِنَّ  harfinden sonra gelen ve onun amel etmesine mani olan  مَا  demektir.

اِنَّـمَٓا , kâffe (durduran, engelleyen anlamında ismi faildir) ve mekfûfe’dir. Usül ve beyan alimlerinin Cumhuruna göre kâffe olan  مَٓا  harfi,  اِنَّ  ile birlikte nafiye olur ve bu da hasr için kullanılma sebebidir. Çünkü  اِنَّ  ispat,  مَٓا  nefy içindir. Bu ikisinin tek bir şey için kullanılması caiz değildir, çünkü aralarında tenakuz vardır. https://www.arapcadilbilgisi.com/    

Cumhura göre  إنما  hasr ifade eder ve maksûrun aleyh cümlenin sonunda bulunur. https://islamansiklopedisi.org

اَضِلُّ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنا ’dir.  عَلٰى نَفْس۪يۚ car mecruru  اَضِلُّ  fiiline mütealliktir. Mütekellim zamiri  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.


 وَاِنِ اهْتَدَيْتُ فَبِمَا يُوح۪ٓي اِلَيَّ رَبّ۪يۜ

 

Cümle atıf harfi  وَ  ‘la önceki şart edatına matuftur.

اِنْ  iki muzari fiili cezm eden şart harfidir. Şart ve cevap cümlesinde şartın vuku bulma ihtimali şüpheli veya zayıfsa kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

اهْتَدَيْتُ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mahallen meczumdur. Mütekellim zamir  تُ  fail olarak mahallen merfûdur. 

فَ  şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. مَا  ve masdar-ı müevvel  بِ  harf-i ceriyle mukadder mübtedanın mahzuf haberine mütealliktir. Takdiri,  اهتدائي  (Hidayete erişim) şeklindedir.

يُوح۪ٓي  elif üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir.  اِلَيَّ  car mecruru  يُوح۪ٓي  fiiline mütealliktir.  رَبّ۪ي  fail olup mukadder damme üzere mebnidir. Mütekellim zamiri  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.


اِنَّهُ سَم۪يعٌ قَر۪يبٌ

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  هُ  muttasıl zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.

سَم۪يعٌ  kelimesi,  اِنَّ ’nin haberi olup lafzen merfûdur.  قَر۪يبٌ  ikinci haberi olup lafzen merfûdur.

سَم۪يعٌ  -  قَر۪يبٌ  kelimeleri, mübalağalı ism-i fail kalıbındandır. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın, mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.

Mübalağalı ism-i fail: Bir varlıkta bir niteliğin aşırı derecede bulunduğunu gösteren, fiilden türeyen, sıfat cinsinden isimlerdir. Mübalağalı ism-i failler Allah için kullanılırsa sıfat, insanlar için kullanılırsa mübalağa ya da lakap olurlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قُلْ اِنْ ضَلَلْتُ فَاِنَّـمَٓا اَضِلُّ عَلٰى نَفْس۪يۚ

 

Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Mütekellim Allah Teâlâ, muhatap Hz. Peygamber’dir. 

قُلِ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  اِنْ ضَلَلْتُ فَاِنَّـمَٓا اَضِلُّ عَلٰى نَفْس۪يۚ  cümlesi, şart üslubunda haberî isnaddır. 

اِنْ , iki fiili cezm eden şart harfidir.  ضَلَلْتُ  şart cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Nahivcilere göre şart fiili olarak kullanılan mazi fiil gelecek zaman ifade eder. (Fâdıl Sâlih Samerrâî  Beyânî Tefsir Yolu, c. 2, s. 88.)

فَ  karinesiyle gelen cevap cümlesi  فَاِنَّـمَٓا اَضِلُّ عَلٰى نَفْس۪يۚ  şeklinde kasır edatı  اِنَّـمَٓا  ile tekid edilmiş, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.

Kasr, fiille car-mecrur arasındadır.  اَضِلُّ  maksûr/sıfat,  عَلٰى نَفْس۪يۚ  maksûrun aleyh/mevsûf olmak üzere kasr-ı sıfat ale’l-mevsûftur.

Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber inkârî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.

ضَلَلْتُ  -  اَضِلُّ  kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

 

 وَاِنِ اهْتَدَيْتُ فَبِمَا يُوح۪ٓي اِلَيَّ رَبّ۪يۜ 

 

Cümle önceki şart cümlesine matuftur. Atıf sebebi tezattır. Cümleler arasında lafzen mutabakat mevcuttur. Şart üslubunda haberî isnaddır. 

اِنْ , iki fiili cezm eden şart harfidir.  اهْتَدَيْتُ  şart cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

فَ  karinesiyle gelen cevap   فَبِمَا يُوح۪ٓي اِلَيَّ رَبّ۪يۜ  cümlesinde îcâz-ı hazif sanatı vardır. Takdiri  فاهتدائي  (Hidayete erişim) olan mübteda mahzuftur. Mecrur mahaldeki masdar harfi  مَا , harf-i cerle birlikte mahzuf habere mütealliktir. Masdar-ı müevvel cümlesi olan  يُوح۪ٓي اِلَيَّ رَبّ۪يۜ , müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Car mecrur  اِلَيَّ , ihtimam için fail olan  رَبّ۪يۜ ’ye takdim edilmiştir.

Bu takdire göre sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber inkârî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.

Veciz anlatım kastıyla gelen,  رَبّ۪ي  izafetinde  Rabb ismine muzâfun ileyh olan mütekellim zamiri dolayısıyla Hz. Peygamber şan ve şeref kazanmıştır. Ayrıca bu izafet Allah’ın rububiyet vasfıyla ona destek olduğunun işaretidir.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

اهْتَدَيْتُ  -  ضَلَلْتُ  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.

اِنْ ضَلَلْتُ فَاِنَّـمَٓا اَضِلُّ عَلٰى نَفْس۪يۚ  cümlesiyle  اِنِ اهْتَدَيْتُ فَبِمَا يُوح۪ٓي اِلَيَّ رَبّ۪يۜ  cümlesi arasında mukabele sanatı vardır. 


اِنَّهُ سَم۪يعٌ قَر۪يبٌ

 

Ta’liliyye veya beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.  إِنَّ  ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Müsned olan Allah'ın  سَم۪يعٌ  -  قَر۪يبٌ  sıfatlarının tenvinli gelişi bu sıfatların Allah Teâlâ’da varlık derecesinin tasavvur edilemez olduğu, bu sıfatların bir benzerinin olmadığı anlamına gelir. Aralarında وَ  olmaması, Allah Teâlâ’da ikisinin de birlikte mevcudiyetini gösterir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri, Meânî İlmi)

Ayrıca bu sıfatlarla ayetin anlamı arasındaki mükemmel uyum, teşâbüh-i etrâf sanatıdır. Her ikisi de mübalağa kalıplarındandır. Aralarında mürâât-ı nazîr ve muvazene sanatları vardır. 

سَم۪يعٌ  -  قَر۪يبٌ  kelimeleri sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir.

Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın, mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.

قَر۪يبٌ , bu cümlede ihata ve ilim anlamında kinayedir. (Âşûr)

İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu (sabit olması) veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)

Tezyîl olan bu cümle ıtnâb babındandır. Tezyîl cümlesi, önceki cümleyi tekid için gelmiştir. Öncesinde konusu geçen meselin vuku bulmasından bağımsız olarak, ara vermeden başka bir ifadeye yer verilmesidir. Mesel tarikinde olanlar müstakil olarak da bir mana ifade eder. Yani müstakil olarak dillerde dolaşır, atasözü gibi halk arasında bilinir.