Mâide Sûresi 65. Ayet

وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْكِتَابِ اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَلَاَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّع۪يمِ  ...

Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَلَوْ eğer
2 أَنَّ ki
3 أَهْلَ ehli ا ه ل
4 الْكِتَابِ Kitap ك ت ب
5 امَنُوا inansalardı ا م ن
6 وَاتَّقَوْا ve korunsalardı و ق ي
7 لَكَفَّرْنَا örterdik ك ف ر
8 عَنْهُمْ onların
9 سَيِّئَاتِهِمْ kötülüklerini س و ا
10 وَلَأَدْخَلْنَاهُمْ ve onları sokardık د خ ل
11 جَنَّاتِ cennetlere ج ن ن
12 النَّعِيمِ ni’meti bol ن ع م
 

وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْكِتَابِ اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَلَاَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّع۪يمِ

 

وَ  istînâfiyyedir.  لَوْ  gayrı cazim şart harfidir. Cümleye muzâf olur.

اَنَّ  harfi,  اِنَّ  gibi ismini nasb haberini ref eder. İsim cümlesinin manasını masdara çevirir ve tekid eder.

اَنَّ  ve masdar-ı müevvel, mahzuf fiilin faili olarak mahallen merfûdur. Takdiri;  لو ثبت إيمان أهل الكتاب (Kitap ehlinin imanı sabit olsaydı…) şeklindedir.

اَهْلَ الْكِتَابِ  izafeti  اَنَّ ’nin ismi olup lafzen mansubtur.  الْكِتَابِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

اٰمَنُوا  fiili  اَنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.  اٰمَنُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

اتَّقَوْا  cümlesi atıf harfi  وَ ’la  اٰمَنُوا ’ye matuftur.

لَ  harfi  لَوْ ’in cevabının başına gelen rabıtadır.  كَفَّرْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.

عَنْهُمْ  car mecruru  كَفَّرْنَا  fiiline müteallıktır.

سَيِّـَٔاتِهِمْ  mef’ûlun bihtir. Cemi müennes salim olduğu için nasb alameti kesradır. Muttasıl zamir  هِمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

لَاَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّع۪يمِ  cümlesi şartın cevabına matuftur.

لَ  harfi  لَوْ ’in cevabının başına gelen rabıtadır.  اَدْخَلْنَاهُمْ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.

Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.  جَنَّاتِ  ikinci mef’ûlun bihtir. Cemi müennes salim olduğu için nasb alameti kesradır.  النَّع۪يمِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

اٰمَنُوا  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.

İf’al babındandır. Sülâsîsi  أمن ’dir. İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
 

وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْكِتَابِ اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَلَاَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّع۪يمِ


وَ  istînâfiye, cümle şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır.

İman fiilinin mef’ûlünün (iman edilen şeyin) mahzuf olması; daha önce geçen,

["Ey Ehl-i Kitap! Bizim Allah'a, bize indirilene ve bizden önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Siz çoğunlukla fâsıklarsınız (yoldan çıkmışlarsınız.)"] (Mâide 5/59) mealindeki ayetle bundan sonra gelecek olan,

["Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirilmiş olan (Kur’an)ı ikame etselerdi (dürüstçe uygulasalardı) hem üstlerinden hem de ayakları altından yerlerdi."] (Mâide 5/66) mealindeki ayette açıkça anlaşıldığı içindir. (Ebüssuûd)

اَنَّ ’nin dahil olduğu isim cümlesi masdar teviliyle mahzuf fiilin faili olarak mahallen merfûdur. Takdiri şöyledir: لو ثبت إيمان أهل الكتاب  (Kitap ehlinin imanı sabit olsaydı…)

Faide-i haber inkârî kelam olan masdar-ı müevvel cümlesinde  اَنَّ ’nin haberi  اٰمَنُوا , mazi fiil sıygasında gelerek hükmü takviye ve hudûs ifade etmiştir. Aynı üsluptaki وَاتَّقَوْا  cümlesi  اَنَّ ’nin haberine matuftur. Atıf sebebi tezâyüftür.

لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ  şartın cevabıdır. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. Car-mecrur  عَنْهُمْ konudaki önemine binaen mef’ûle takdim edilmiştir. 

Aralarındaki temâsül nedeniyle şartın cevabına matuf olan  وَلَاَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّع۪يمِ  cümlesi, mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Önceki ayetteki gaib zamirden, bu ayette azamet zamirine iltifat sanatı vardır.

اٰمَنُوا - اتَّقَوْا - جَنَّاتِ - الْكِتَابِ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

اٰمَنُوا - كَفَّرْ  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.

الْكِتَابِ  kelimesindeki elif-lam cins için olup hem Tevrat’ı hem İncil’i ifade eder. (Ebüssuûd)

لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ  [Günahlarını örterdik] 'Affederdik' anlamında istiaredir.

اَهْلَ الْكِتَابِ  ifadesinde tağlîb vardır. Çünkü bu teklif kapısı bütün inananlara açıktır. 

لَاَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّع۪يمِ  [Ve onları naim cennetlerine sokardık] cümlesi ıtnâbdan tetmimdir. Günahların sadece bağışlanmakla kalmayıp, cennetle mükafatlandırılacaklarını da tekidle bildirmektedir. (Medine Balcı Dergâhu’l Kur’an)

لَكَفَّرْنا عَنْهم  ve  ولَأدْخَلْناهم  ifadelerinin başındaki  لَ  harfi, çoğunlukla  لَوْ  şart harfinin cevabının başına gelen tekid harfidir. Müspet mazi fiilin başına gelirse şartın ve cevabın birbirine bağlı olarak gerçekleştiğini tekid eder. Çoğunlukla da sadece  لَ  harfinin cevabına işaret için gelir. Manasındaki  لَوْ نَشاءُ جَعَلْناهُ أُجاجًا  Vâkıa/70 ayetinde  olduğu gibi. (Âşûr) 

Bu ayet, onların günahlarının büyük ve çok olduğuna, günahlar büyük ve sınırsız da olsa İslam'ın önceki bütün günahları ortadan kaldırdığına delalet eder. (Ebüssuûd)