وَكَيْفَ اَخَافُ مَٓا اَشْرَكْتُمْ وَلَا تَخَافُونَ اَنَّكُمْ اَشْرَكْتُمْ بِاللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِه۪ عَلَيْكُمْ سُلْطَاناًۜ فَاَيُّ الْفَر۪يقَيْنِ اَحَقُّ بِالْاَمْنِۚ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَۢ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَكَيْفَ | ve nasıl |
|
2 | أَخَافُ | ben korkarım |
|
3 | مَا | şeylerden |
|
4 | أَشْرَكْتُمْ | sizin ortak koştuğunuz |
|
5 | وَلَا |
|
|
6 | تَخَافُونَ | korkmuyorsunuz da |
|
7 | أَنَّكُمْ | siz |
|
8 | أَشْرَكْتُمْ | ortak koşmaktan |
|
9 | بِاللَّهِ | Allah’ın |
|
10 | مَا | şeyleri |
|
11 | لَمْ |
|
|
12 | يُنَزِّلْ | indirmediği |
|
13 | بِهِ | hakkında |
|
14 | عَلَيْكُمْ | size |
|
15 | سُلْطَانًا | hiçbir delil |
|
16 | فَأَيُّ | şimdi hangisi |
|
17 | الْفَرِيقَيْنِ | iki topluluktan |
|
18 | أَحَقُّ | daha layıktır |
|
19 | بِالْأَمْنِ | güvende olmağa |
|
20 | إِنْ | eğer |
|
21 | كُنْتُمْ | iseniz |
|
22 | تَعْلَمُونَ | biliyor |
|
Benzer mantıkî değerlendirme ve uyarılar bu âyette de devam etmekte ve sonuç olarak, mutlaka taraflardan biri inancı sayesinde güvenliğe kavuşacağına göre hangi tarafın, ilmi her şeyi kuşatan, fayda ve zararın yaratıcısı olan Allah’a ortak koşup isyan edenlerin mi, yoksa O’nun birliğine ve hükümranlığına inanıp yolundan gidenlerin mi güvence içinde oldukları sorulmaktadır. “Eğer biliyorsanız” kaydıyla da bu soruya yalnız bilgi sahibi olanların doğru cevap verebileceklerine, dolayısıyla bâtıl inançlardan kurtulma hususunda bilginin önemine işaret edilmektedir.
Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 43
وَكَيْفَ اَخَافُ مَٓا اَشْرَكْتُمْ وَلَا تَخَافُونَ اَنَّكُمْ اَشْرَكْتُمْ بِاللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِه۪ عَلَيْكُمْ سُلْطَاناًۜ
وَ atıf harfidir. كَيْف istifham harfi olup اَخَافُ fiilinin hali olarak mahallen mansubtur. اَخَافُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri انا ’dir.
Müşterek ism-i mevsûl مَا, mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur. İsm-i mevsûlun sılası اَشْرَكْتُمْ ’dir. Îrabtan mahalli yoktur.
لَا تَخَافُونَ cümlesi mahzuf mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur. Takdiri, أنتم şeklindedir.
وَ haliyyedir. لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. تَخَافُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
اَنَّ ve masdar-ı müevvel, تَخَافُونَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubtur.
اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder.
كُمْ muttasıl zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubtur. اَشْرَكْتُمْ fiili اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.
اَشْرَكْتُمْ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تُمْ fail olarak mahallen merfûdur. بِاللّٰهِ car mecruru اَشْرَكْتُمْ fiiline müteallıktır.
Müşterek ism-i mevsûl مَا , mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur. İsm-i mevsûlun sılası لَمْ يُنَزِّلْ بِه۪’dir. Îrabtan mahalli yoktur.
لَمْ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir.
يُنَزِّلْ fiili meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو ’dir. بِه۪ car mecruru يُنَزِّلْ fiiline müteallıktır. عَلَيْكُمْ car mecruru يُنَزِّلْ fiiline müteallıktır. سُلْطَانًا mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.
فَاَيُّ الْفَر۪يقَيْنِ اَحَقُّ بِالْاَمْنِۚ
فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri; إن أدركتم قولي فأي الفريقين (Eğer dediğimi anladıysanız hangi grup…) şeklindedir.
اَيُّ istifham ismi olup mübteda olarak mahallen merfûdur. الْفَر۪يقَيْنِ muzâfun ileyh olup müsenna olduğu için ى ile mecrurdur.
اَحَقُّ haber olup lafzen merfûdur. بِالْاَمْنِ car mecruru اَحَقُّ ‘ya müteallıktır.
اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَۢ
اِنْ şart harfi iki muzari fiili cezm eder. كَانَ ’nin dahil olduğu isim cümlesi şart cümlesidir. تُمْ muttasıl zamiri كان ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.
تَعْقِلُونَ fiili كُنْتُمْ ’ün haberi olarak mahallen mansubtur.
تَعْلَمُونَ muzari fiil olup نَ ’un sübutuyla merfûdur. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Şartın cevap cümlesi öncesinin delaletiyle hazf edilmiştir. Takdiri; فأي الفريقين أحقّ بالأمن (Hangi grup emniyete daha hak sahibidir?) şeklindedir.
وَكَيْفَ اَخَافُ مَٓا اَشْرَكْتُمْ
وَ atıftır. Cümle, önceki ayetteki لَٓا اَخَافُ مَا تُشْرِكُونَ cümlesine matuftur. İstifham ismi كَيْفَ , haldir. Amili اَخَافُ ‘dur. Cümle istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.
اَخَافُ fiilinin mef’ûlü konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَٓا ‘nın sılası اَشْرَكْتُمْ, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Mevsûlde müphem yapısı nedeniyle tevcih sanatı vardır. Cümle istifham üslubunda geldiği halde soru kastı taşımayıp kınama ve taaccüp manasına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebtir. Ayrıca cümlede tecâhül-i ârif sanatı vardır.
وَلَا تَخَافُونَ اَنَّكُمْ اَشْرَكْتُمْ بِاللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِه۪ عَلَيْكُمْ سُلْطَاناًۜ
Hal (وَ ) vâvıyla gelen cümle menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Masdar ve tekid harfi اَنَّ ’nin dahil olduğu …اَنَّكُمْ اَشْرَكْتُمْ بِاللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِه۪ cümlesi, لَا تَخَافُونَ fiilinin mef’ûlü konumundadır. Cümlenin müsnedi mazi fiil sıygasında gelerek sübut, temekkün ve istikrar ifade etmiştir.
اَشْرَكْتُمْ fiilinin mef’ûlü konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَٓا’nın sılası لَمْ يُنَزِّلْ بِه۪ عَلَيْكُمْ سُلْطَاناً , menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Mevsûlde müphem yapısı nedeniyle tevcih sanatı vardır.
Mef’ûl olan سُلْطَاناً ’deki tenvin kıllet ve nev ifade eder. “Hiçbir” manasındadır. Bilindiği gibi menfi siyakta nekre, olumsuzluğun umumuna delalet eder.
فَاَيُّ الْفَر۪يقَيْنِ اَحَقُّ بِالْاَمْنِۚ
فَ takdiri إن أدركتم قولي [Eğer dediğimi anladıysanız…] olan mukadder şartın başına gelen rabıta harfidir.
Cevap cümlesi istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Mahzufla birlikte cümle şart üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Cümle istifham üslubunda geldiği halde soru kastı taşımayıp kınama ve taaccüp manasına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebtir. Ayrıca cümlede tecâhül-i ârif sanatı vardır.
اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَۢ
Tefsiriyye veya istînâfiyye olarak fasılla gelen son cümle, şart üslubunda talebî inşaî isnaddır. Şart cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. Sübut ifade eden isim cümlesidir.
Takdiri, فأي الفريقين أحقّ بالأمن (güvenilir olmayı hakeden hangi taraftır) olan cevap, öncesinin delaletiyle hazfedilmiştir. Dolayısıyla cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.
Eğer şartın öncesinde cevabın anlaşılmasını sağlayan bir ifade yer alırsa cevap hazfedilir. (Medine Balcı Dergâhu’l Kur’an)
اَخَافُ - تَخَافُونَ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
اَخَافُ - الْاَمْنِۚ kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab ve اَخَافُ - لَا تَخَافُونَ kelimeleri arasında tıbâk-ı selb sanatı vardır.
وَكَيْفَ اَخَافُ مَٓا اَشْرَكْتُمْ cümlesiyle وَلَا تَخَافُونَ اَنَّكُمْ اَشْرَكْتُمْ بِاللّٰهِ cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.