Âl-i İmrân Sûresi 53. Ayet

رَبَّنَٓا اٰمَنَّا بِمَٓا اَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِد۪ينَ  ...

“Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber’e uyduk. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenlerle beraber yaz.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 رَبَّنَا Rabbimiz ر ب ب
2 امَنَّا inandık ا م ن
3 بِمَا şeye
4 أَنْزَلْتَ senin indirdiğin ن ز ل
5 وَاتَّبَعْنَا ve uyduk ت ب ع
6 الرَّسُولَ elçiye ر س ل
7 فَاكْتُبْنَا bizi yaz ك ت ب
8 مَعَ beraber
9 الشَّاهِدِينَ şahidlerle ش ه د
 

 

 

رَبَّنَٓا اٰمَنَّا بِمَٓا اَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِد۪ينَ


Nida harfi mahzuftur. Münada olan  رَبَّ  muzâftır. Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

اٰمَنَّا بِمَٓا اَنْزَلْتَ  cümlesi önceki ayetteki  اٰمَنَّا ’dan bedel olarak mahallen mansubtur. اٰمَنَّا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. مَٓا  müşterek ism-i mevsûl,  بِ  harf-i ceriyle  اٰمَنَّا  fiiline müteallıktır. İsm-i mevsûlun sılası  اَنْزَلْتَ ’dir. Îrabtan mahalli yoktur.  اَنْزَلْتَ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  تَ  fail olarak mahallen merfûdur.

اتَّبَعْنَا الرَّسُولَ  cümlesi atıf harfi  وَ ’la  اٰمَنَّا بِمَٓا اَنْزَلْتَ ’ya matuftur. اتَّبَعْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.  الرَّسُولَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.

فَ  mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. Takdiri; إن صدق قولنا فاكتبنا (Sözümüz doğruysa bizi yaz…) şeklindedir.  اكْتُبْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. Mekân zarfı  مَعَ  kelimesi  اكْتُبْنَا  fiiline müteallıktır.  الشَّاهِد۪ينَ  muzâfun ileyhtir. Cer alameti  ی ’dir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.
 

رَبَّنَٓا اٰمَنَّا بِمَٓا اَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِد۪ينَ


Ayet itiraziyye olarak fasılla gelmiştir. Nida üslubunda talebi inşâî isnaddır. Nida harfinin hazfi mütekellimin münadaya yakın olma isteğine işaret eder.

 Münada olan Rab ismine muzâfun ileyh olan  نَٓا  zamiri şeref kazanmıştır. 

اٰمَنَّا بِمَٓا اَنْزَلْتَ  cümlesi önceki ayetteki  اٰمَنَّا ’dan bedeldir. Müsbet mazi fiil sıygasında lâzım-ı faide-i haber ibtidaî kelamdır. Bedel, ıtnâb sanatı babındandır.

Cer mahallindeki müşterek ism-i mevsûl  مَٓا’nın sılası, mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

 Mevsûlde müphem yapısı nedeniyle tevcih sanatı vardır.

Mazi fiille gelen ve lâzım-ı faide-i haber ibtidaî kelam olan  وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ  cümlesi, اٰمَنَّا’ya matuftur. 

فَاكْتُبْنَا  dua manasında gelen bir emir cümlesidir.  فَ  ile mahzuf bir şart cümlesine atfedilmiştir. Takdiri; إن صدق قولنا فاكتبنا (Sözümüz doğruysa bizi yaz…) şeklindedir. Dolayısıyla mecaz-ı mürsel mürekkebtir. 

Havariler, kendi durumlarını daha fazla belirtmek için hallerini önce Allah’ın Resulü İsa’ya sonra da bizzat Allah’a arz ve niyazda bulunuyorlar ve şöyle diyorlar: “Ey Rabbimiz! Biz, indirdiğin vahye iman ettik ve din işlerinde tamamen peygambere uyduk. Artık bizi, vahdaniyetine şehadette bulunanlardan yaz. Yahut ümmetlerinin lehinde şehadette bulunan Peygamberlerle beraber yaz. Yahut  Muhammed (sav) ümmeti ile beraber yaz. Çünkü Peygamberimizin ümmeti, bütün insanlar hakkında şehadette bulunacaktır.” (Ebüssuûd, Fahreddin er-Râzî) 

Cebrail, peygambere (sav) “ihsan”ın ne demek olduğunu sorduğunda O, “Sanki Allah'ı görüyormuşsun gibi O’na ibadet etmendir.” (Buhari, İman, 37) buyurdu. İşte bu, ubûdiyyetle meşgul olmada insanın ulaşabileceği son noktadır. Bu da kulun “gaybet” makamında değil, “şuhûd” makamında olmasıdır. İşte bu havariler, istidlal hususunda mükemmelliğe ulaşınca, bu “istidlal” makamından “şuhûd ve mükâşefe” makamına yükselmek istemişler ve “Bizi şahidlerle beraber yaz.” demişlerdir.  

Allah’ı müşahede etme makamında bulunan kişi kendisine gelen çeşitli güçlük ve elemlere aldırış etmez. Binaenaleyh havariler, Hz. İsa’ya yardım edip ona yardım ve onu korumayı üstlerine alınca, “Bizi şahitlerle beraber yaz.” yani “Bize gelecek çeşitli güçlük ve meşakkatlere aldırış etmememiz için bizi celâlini müşahede eden kimselerden kıl! İşte o zaman peygamberine yardım için verdiğimiz sözü hakkıyla yerine getirmemiz kolaylaşır.” demişlerdir. (Fahreddin er- Râzî)