وَاُدْخِلَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَا بِاِذْنِ رَبِّهِمْۜ تَحِيَّتُهُمْ ف۪يهَا سَلَامٌ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَأُدْخِلَ | ve sokuldular |
|
2 | الَّذِينَ | kimseler |
|
3 | امَنُوا | inanan(lar) |
|
4 | وَعَمِلُوا | ve yapanlar |
|
5 | الصَّالِحَاتِ | iyi işyer |
|
6 | جَنَّاتٍ | cennetlere |
|
7 | تَجْرِي | akan |
|
8 | مِنْ |
|
|
9 | تَحْتِهَا | altlarından |
|
10 | الْأَنْهَارُ | ırmaklar |
|
11 | خَالِدِينَ | sürekli kalacakları |
|
12 | فِيهَا | orada |
|
13 | بِإِذْنِ | izniyle |
|
14 | رَبِّهِمْ | Rablerinin |
|
15 | تَحِيَّتُهُمْ | onların dirlik temennileri |
|
16 | فِيهَا | orada |
|
17 | سَلَامٌ | selamdır |
|
وَاُدْخِلَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَا بِاِذْنِ رَبِّهِمْۜ
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. اُدْخِلَ fetha üzere mebni, meçhul mazi fiildir.Cemi müzekker has ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ ,naib-i fail olup mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası اٰمَنُوا ‘dur. Îrabtan mahalli yoktur.
اٰمَنُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
عَمِلُوا fiili, atıf harfi وَ ‘la sılaya matuftur.
عَمِلُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
الصَّالِحَاتِ mef’ûlun bih olarak kesra ile mansubdur. Cemi müennes salim kelimeler hareke ile îrablanır.
جَنَّاتٍ ikinci mef’ûlun bih olup kesra ile mansubdur. Cemi müennes salim kelimeler hareke ile îrablanır.
تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ cümlesi جَنَّاتٍ ‘in sıfatı olarak mahallen mecrurdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تَجْر۪ي fiili ي üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. مِنْ تَحْتِهَا car mecruru تَجْر۪ي fiiline müteallıktır.
Muttasıl zamir هَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
الْاَنْهَارُ fail olup lafzen merfûdur. Muzaf mahzuftur. Takdiri; تحت أشجارها (Ağaçlarının altında) şeklindedir.
خَالِد۪ينَ hal olup nasb alameti ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harf ile îrablanır.
ف۪يهَا car mecruru خَالِد۪ينَ ‘ye müteallıktır. بِاِذْنِ car mecruru اُدْخِلَ fiiline müteallıktır.
رَبِّهِمْ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Muttasıl zamir هِمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
الصَّالِحَاتِ kelimesi sülâsî mücerred olan صلح fiilinin ism-i failidir.
خَالِد۪ينَ kelimesi sülâsî mücerred olan خلد fiilinin ism-i failidir.
İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تَحِيَّتُهُمْ ف۪يهَا سَلَامٌ
İsim cümlesidir. تَحِيَّتُهُمْ mübteda olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir هُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
ف۪يهَا car mecruru تَحِيَّتُهُمْ ‘e müteallıktır. İsim cümlesi olan سَلَامٌ ‘un haberidir.
سَلَامٌ ikinci mübteda olup lafzen merfûdur. Haber mahzuftur.Takdiri; عليكم (Size) şeklindedir.وَاُدْخِلَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَا بِاِذْنِ رَبِّهِمْۜ تَحِيَّتُهُمْ ف۪يهَا سَلَامٌ
وَ istînâfiyyedir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan cümlede has ism-i mevsûl fail konumundadır.
Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle marife olması, bahsi geçenleri tazim amacına matuftur. الَّذ۪ينَ ’nin sılası olan اٰمَنُوا müspet mazi fiil sıygasında gelerek sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.
عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ cümlesi, aynı üslupla gelerek sıla cümlesine وَ ’la atfedilmiştir.
تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ cümlesi, جَنَّاتٍ için sıfattır. خَالِد۪ينَ ise haldir. Hal ve sıfatlar anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
جَنَّاتٍ ’deki tenvin nev, kesret ve tazim ifade eder.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
بِاِذْنِ رَبِّهِمْۜ izafeti, Rabb isminin muzâfun ileyhi olan هِمْۜ zamirinin ait olduğu kişilere, yine Rabb ismine muzâf olan اِذْنِ ’ye şeref kazandırmıştır.
Burada “benim iznimle” denilmeyip, “Rablerinin izni ile” diye buyurulması Rabbi tazim ve tefhim içindir. (Kurtubî)
Allah Teâlâ kâfirlerin akıbetinden sonra iman edenlerin akıbetini bildiriyor. İstikbalden bahsederken mazi fiil kullanılması söylenenlerin gerçekleşeceğindeki kesinliğe delalettir.
Müstakbel, vukuunun kesinliğini ifade için maziyle ifade edilebilir. Böylece gelecekte vuku bulacak olan şey sanki vuku bulmuş gibidir. Ahirette olacak haller bu işin kesinlikle vuku bulacağına delalet etmek üzere mazi fille anlatılmıştır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
الَّذ۪ينَ ‘de ifade edilen kişilerin iman edenler ve salih amel işleyen kişiler olarak ayrılması taksim sanatıdır.
Cennetin sonsuz olduğu bilindiği halde, orada ebedi kalınacağının belirtilmesi cennetin güzelliklerini vurgulamak için yapılmış ıtnâbtır.
Mübteda ve haberden müteşekkil تَحِيَّتُهُمْ ف۪يهَا سَلَامٌ cümlesi, mevsûlden haldir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedün ileyh olan تَحِيَّتُهُمْ ’un izafet terkibiyle gelmesi, az sözle çok anlam ifade etme amacına matuftur.
سَلَامٌ , ikinci mübtedadır. Cümlede müsnedin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Takdiri, عليكم ’dür.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
الصَّالِحَاتِ - جَنَّاتٍ - خَالِد۪ينَ ve تَحِيَّتُهُمْ - سَلَامٌ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
سَلَامٌ kelimesi, “selamette (esenlikte) olmak” manasına gelen سلامة
Masdarındandır .Doğruya yakın olan buradaki ifadeden muradın, onların dünyanın bela ve pişmanlıklarından yahut dünyanın elem ve hastalıklarından ve onun çeşit çeşit gam ve kederlerinden kurtulmuş olmalarıdır. (Fahreddin er-Râzî)